Performans Blokları ve EMDR

İster iş, ister sanat, isterse spor dünyasından olalım zaman zaman yapabileceğimizin altında işler çıkardığımızı düşünürüz. Bu performans kayıpları belirgin bir alanda ve tekrarlayıcı biçimde geçekleştiğinde “Performans Bloklarımız (Engellerimiz)” olduğunu farkederiz. Performans blokları çoğu zaman, direk ya da dolaylı-bir duygu, imaj, düşünce ya da duyumla-ilişkisi olan negatif bir yaşam olayı (travma) olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hiç kimse yaşamına travmadan uzak bir şekilde devam edemez ve travma yaşantısı kişiyi her yönden etkiler, özellikle performansı. Performans bloklarının genellikle negatif yaşam olaylarıyla ilişkili olduğu çok bilinmemektedir. Ancak, spor psikologları gibi performans geliştirme alanında çalışan uzmanların çoğu, nörofizyolojik sistemde takılıp kalmış geçmiş travmaları tanımlamamakta ve dikkatlerini sadece kişinin şimdiki duygusal ve düşünsel süreçlerine vermektedirler. Bu durum onların ve yaptıkları uygulamaların etkinliğini doğal olarak azaltmaktadır. Bunu zararlı otları atıp, kökleri tekrar gelişmesi için dibinde bırakmaya benzetebiliriz.

Performansımız, en çok bizim kendimizle ilgili ve çoğu zaman bilinçdışında olan çarpık inançlarımız tarafından engellenmektedir. Bu çarpık değerlendirmeleri dış dünyaya yansıttığımız zaman, diğerlerinin (örn., seyircilerin) bizi aynı eleştirel şekilde gördüklerine inanırız. Kendimize yönelik bu negatif değerlendirmelerimiz tüm sistemimize yayılır ve kendimizle ilgili resmimizin ve diğerlerinin bizim hakkımızda sahip olduklarına inandığımız resmin bozulmasına neden olur.

Performans, doğru da olsa çarpıtılmış da olsa algı ile iç içedir. Negatif algılamalarımızı bizi gözlemleyen kişilere yansıttığımızda, kaygı, utanç ve engellenmeyi harekete geçiriyor ve performansımızı gösteremiyoruz. Diğer taraftan kendimizi pozitif olarak gördüğümüzdeyse performansımız gelişiyor.

Sadece pozitif canlandırma (positive imagery), pozitif kendinle konuşma (pozitive self-talk) ve gevşeme egzersizleri (relaxation techniques) ile çalışan spor psikologları sadece yüzeyde kalarak etkinliklerini sınırlandırıyorlar. Bu teknikler belirli durumlarda oldukça değerlidir ve işe de yaramaktadır. Ancak kaçırılan bir nokta var ki o da performans sergileyen kişi geçmişi ile şekillenmiş bir sisteme sahiptir. Ne verirseniz sonuçta onu alırsınız; çözümün doğası, problemin doğası ile tanımlanmaktadır. O nedenle bugünkü performans algımız, geçmişte yaşadığımız özellikle performans deneyimlerimiz ve buna etki eden diğer yaşantılarımız tarafından oluşmaktadır. Bu noktada şimdiki performansımızı olumsuz olarak etki edeceğini belirlediğimiz geçmiş negatif yaşam olayları ile çalışmak kritiktir. Yalnızca yüzeydeki problemlerin çözülmesi, gerçek çözüm değil yapay bir uyum sağlar ve bu uyumlar zaman içinde sınırlı bir süre için geçerli olmaktadır; problem daha sonra ya aynen ya da başka bir şekilde tekrar karşımıza gelebilir.


Performans kaygısını etkin bir şekilde çözmek için kişinin kişisel geçmişini taramak önemlidir. Çünkü şimdiki performansın önünde engel olabilecek tüm blokların belirlenmesi ve üzerinde çalışılması gerekmektedir. Bu noktada EMDR* etkili bir terapi yöntemi olarak görülmektedir. Temelde yatan sebeplere EMDR ışık hızında ulaşır ve kişinin geçmiş olaylar ile şu anda yaşadığı performans problemleri arasındaki paralellikleri keşfetmesine ve blokların üstesinden gelmesine yardımcı olur.

EMDR yöntemi, anıları anı yapan bileşenlerin yani anıya ilişkin düşünce, duygu, beden duyumları ve imajın değişmesine odaklanır. Bunlar değiştiğinde, artık o anı ile bugün arasındaki ilişki kopmuştur. Böylece kişi gerçek performansını daha “özgür” bir temelde gösterebilir.

*EMDR ile ilgili ayrıntılı bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.inda.tc/Emdr.aspx

Ersin Bayramkaya
Uzm. Klinik Psikolog

Kaynaklar:

Grand, D. (2005). Performans Geliştirme ve EMDR. Yayınlanmamış eğitim notları, İstanbul.

Grand, D. (2001). Işık Hızında İyileşme: EMDR. (Çev. Arzu Sunguroğlu). İstanbul: Kuraldışı Yayınları


Yorum bırakın